11 Temmuz 2016

siyasal fikirgen

ağırlığın basınca etkisi (gif) : kılcallık etkisi (gif).
dev bir ayna dünya etrafında dolaşsaydı görüntü nasıl olurdu?

gezegen yörüngeleri, güneş sisteminin samanyolu galaksisi nde çizdiği yörünge şekli ve hızı.
Juno Orbital Trajectory flightpath. Juno Spacecraft Cruise Trajectory nasa.

Elektron ve Kuark paçacıklar hidrojen - Wasserstoff ve oksijen gibi Atom ve H2 0 gibi molekülleri oluşturmak için, küçük aileler dahilinde birlikte takılırlar. atomlar ve moleküller evrenin lego parçalarıdır.

kullanmadığımız organlar; üçüncü gözkapağı: Bir kedinin göz kırpmasını izlerseniz, beyaz bir zarın gözü kapladığını görürsünüz, bu üçüncü göz kapağıdır. Memelilerde oldukça nadir görülen bu yapı, kuşlar, sürüngenler ve balıklarda ortak. Biliminsanlarına göre, insanlarda da kullanım dışı olan bir üçüncü gözkapağı kalıntısı mevcut. İnsanlarda oldukça küçülmüş bu organ, bazı topluluklarda diğerlerine oranla daha belirgin. Primat türleri içinde üçüncü gözkapağını fonsiyonel olarak kullanan tek primat ise Batı Afrikada yaşayan Calabar angwantibo.

Jacobson organı veya vomeronazal organ : yılanların damaklarında bulunan ve koku alma duyularını güçlendiren organ dır..Apandis Darwinin öngördüğü şekilde, bu organın işlevinin, bir zamanlar bol miktarda yaprak ihtiva eden gıdalarımızdaki selülozun işlenmesine yardımcı idi.




akparti nin takkeli ve abdestli hırsızları sayıştay'ın iski raporunda : 100 km'de 63 litre mozot yakan clio olur mu? Mazotun litresinden 12 kat fazlasını çalmışlar demektir bu. Uçaktan 5 kat daha fazla yakan resmi araçlar, uçaktan 5 kat fazla yakan kamu araçları, yolsuzluk - hırsızlık kanıtıdır. Akparti yi tanıdıkça hükümetli devlet sisteminden nefret ettim. Akparti, devlet sistemini kullanarak matematik bilmeyen ukalâ insanlar yarattı. Şu aşamada Türkiye nin gereksinimi hükümetsiz devlet sistemi dir. Türkiye de hükümetler, kendi ideolojik sınıflarına kotarmışlar dır hep.

tayyip'in fetvacısı yolsuzluklara fetva veren prof hayrettin karaman kuran’da tahrifat yaptı, Sabah gazetesi tarafından basımı ve dağıtımı yapılan "kuranı kerim ve açıklamalı meali" adlı kitapta Salat sözcüğü tahrif edilerek türkçe çevirilerinde gösterilmemiştir. prof hayrettin karaman "islam'da kadın ve aile" adlı kitabında muta nikahı için "bugün bir müçtehid çıkar da uygundur derse bişey diyemeyiz" yazmıştır.

 fethullah gulen muceddid sanan ahmet hakan, fethullah gülen'in 14. alim işinin sırrını yazdı.

erdoğan ile ekmelettin arasında fatiha farkı. arapça dan kendi çevirmiş bir şekilde okumuş anlaşılan. Türkçe'de -den, -dan ifadesinin Arapça'daki karşılığı olan min (مِنْ) harfi ceri fatiha 5 ayetinde olmadığı için "yalnız senden" şeklindeki tayyip çevirisi yanlış. Ekmeleddin İhsanoğlu Arapça'dan kendi çevirmiş bir şekilde okumuş anladığım kadarıyla ve anlam olarak onun çevirisi daha doğru. Türkçe'de -den, -dan ifadesinin Arapça'daki karşılığı olan min (مِنْ) harfi ceri fatiha 5 ayetinde olmadığı için yalnız senden şeklindeki tayyip çeviri yanlış.

4 Temmuz 2016

Higgs sahası ve Plazma



Higgs bozonu nun kütle yaratmasının temelinde alan - saha kavramı yatıyor. Alan, örneğin sıcaklık gibi bir sayısal büyüklüğün, her noktasında betimlendiği bir uzay-zaman bölgesi. Örneğin, içinde kızartma yaptığımız bir tavanın yüzeyi. Fizikteyse alan kavramı, kütleçekim sahası - alanı, elektromanyetik alan gibi duyu ya da aygıtlarla algılanabilen varlıklar için kullanılır. Alanlar, genellikle varlıklarını bir aracı parçacığın değiş tokuşu sayesinde duyururlar, elektromanyetik alanın aracı parçacığı foton, ya da ışığın bir paketçiğidir. Kütleçekim alanının aracı parçacığıysa, henüz varlığı gözlenememiş olan graviton. Zayıf alanın aracıları W+, W- ve Z0 adlı vektör bozonları, Şiddetli alanınkilerse sekiz ayrı gluon. Benzer biçimde, Higgs alanının aracı parçacığı da Higgs bozonu oluyor. Peki bu Higgs alanı nasıl bir şey ve nasıl etki yapıyor? Bu soruları cevaplandırmak için farklı benzetmelerden yararlanıyorlar. Hepsinin ortak noktasıysa, bu alanın, uzay zamanın her yerini dolduruyor olması. Yani uzay zamanın boşluğu aslında boş değil; bu sabit değerli alanla dolu. Higgs parçacığının peşindeki avcılar sürüsü bu alanı, kendisine sürünen parçacıkları ağırlaştıran yapışkan bir maddeye, bir tür zamka benzetiyorlar. Kütle, bir atalet, maddenin harekete direnme eylemi. Kuramcılara göre Higgs alanı, parçacıklara takılarak kütle yaratıyor. Bu takılmanın şiddetine koşut olarak parçacık uzayda bir potansiyel enerji kazanıyor. Einstein’ın E=mc2 formülü uyarınca yapışma enerjisi, aynı zamanda kütle demek. Yapışma ne kadar güçlüyse, kütle de o ölçüde büyük oluyor. Fizikçilerin Higgs alanını ve etkisini açıklamak için kullandıkları bir başka benzetme de mürekkep ve kurutma kâğıdı: Bu örnekte kâğıt parçaları değişik parçacıkları, mürekkepse enerjiyi, ya da kütleyi temsil ediyor.


Tıpkı değişik boyut ve kalınlıktaki kâğıtların mürekkebi farklı miktarlarda emmesi gibi, değişik parçacıklar da farklı miktarlarda enerji, ya da kütleçekiyorlar. Bir parçacığın gözlenen kütlesi, onun enerji soğurma kapasitesine ve uzaydaki Higgs alanının şiddetine bağlı oluyor. Peki, bu Higgs alanı, nasıl bir şey? Eğer parçacıklara kütle kazandırıyorsa, bu alanın, boşlukta bile sıfır olmayan, değişmeyen bir değeri olması gerekiyor. Ayrıca Higgs alanının, skalar bir alan olması da gerekli. Skalar alan, parçacıkların etkileşiminde önem taşıyan iki tür alandan biri. Bu öyle bir alan ki, içindeki her noktada yalnızca belli bir büyüklük olur. Öteki önemli alanaysa vektör alanı deniyor. Öyle bir alan düşününki, içindeki her noktada yalnızca bir büyüklük değil, ok işaretleriyle gösterilen bir de yön olsun. Uzayın her noktasında vektör alanının büyüklüğü, okun uzunluğuyla, yönüyse, ok ve ucunun konumuyla gösterilir. Elektromanyetik alanla, çekirdek kuvvetlerini oluşturan şiddetli ve zayıf alanlar birer vektör alandır. Kütleçekim alanıysa,tensör alan denen daha karmaşık bir alan. Higgs parçacığı, Higgs alanı, Plazma. Karanlık enerji tüm evrendeki kütlenin çekimini yenip onu genişleten kuvvetin kaynağıdır, evrenin genişlemesinin nedenidir. Karanlık madde ise çekim kuvvetini etkilediği için, genişlemeyi yavaşlatan bir kuvvetdir. Uzayda bir cisim ilk ivmeyi kazandığında aynı hızda devam ediyor. Bu durumda evrendeki genişleme bigbang'in doğal sonucu oluyor. Evrenin enerjisi sıfır olmaz sonsuzdur. Evrendeki enerjiden her ne kadar sonsuz diye bahsetsekte özel bir durum vardır. Termodinamiğin ikinci kanununa göre zamanla enerjinin kullanılabilirliği azalıyor. Evrende artan entropi bir süre sonra sıfır olmak zorunda kalıyor. Geride bir enerji kalmakta lakin;bu enerji başka enerji türlerine dönüşmeyen ve işe yaramaz bir enerjidir.


Madde + Antimadde yok olmasında pozitif enerji açığa çıkar. Elektron ve anti parçacığı olan pozitronun birbirini yok ettiğin etkileşimden 2 gama fotonu ortaya çıkar. (2 gama fotonu kadar pozitif enerji) e− + e+ → γ + γ. Evrenin toplam enerjisinin kaç olmasını istersen o kadar yapabilirsin. Bugün yapılan o. Varsayılan karanlık enerji, varsayılan karanlık madde, vakumun kendi enerjisi, rölativist hızlar, madde, kütle çekim. İşin içinde o kadar çok değişken var ki, sıfır enerjili evren modeli yoktan var olmaz diyenleri susturmak için uydurulmuş görüntüsü veriyor. Toplam enerji sıfır yapılmazsa ortaya büyük bir sorun çıkıyor. Madem evren genişliyor bu enerji nereden geliyor? Demek ki, evrenin dışından bir şeyler enerji aktarıyor. Hımm, bu başka yönlere çekilmeye müsait o zaman evrenin içerisinde bir şey varmış gibi yapalım ve karanlık enerji ile karanlık madde kavramlarını sokalım işin içine. Genişleme denmesinin sebebi galaksiler birbirlerinden uzaklaşıyorlar ama kırmızıya kaymanın başka sebepleri olabilir. yeni bir teori, evren genişlemiyor kütle kazanıyor. Oysaki entropi ve kütle çekimini yok sayılamaz. Işığın dalga boyu yayıldığı kaynağın enerji miktarına bağlı, o halde kütle=enerji olduğuna göre kütlenin artıyor ya da azalıyor olması maviye veya kırmızıya kaymaya sebep olabilir. Madde(+1) + antimadde(-1) = 2 eder, 0 etmez. Çünkü ikisi de enerjidir ve ikisinin toplamından oluşan bir enerjiden kaynak almışlardır. Madde ve anti madde fizik olarak birbirlerini yok ederler ama, enerji olarak birbirleri ile gama ışınları oluşturarak birleşirler. Enerji tutumu yasasına göre madde ve antimaddenin toplam enerjisi onların ikisini de içermek zorundadır. Çünkü madde enerjidir, antimadde de enerjidir ve buna rağmen evrenin toplam enerjisi sıfırdır.


Genişleme kuramlarından birine göre, içeriğinde hiç bir şey olmayan, bir protondan 100 milyar kere küçük ilk evren,( yalancı parçacı) (virtual particle), aniden false vacuum durumuna girmiş ve genişlemiştir. False vacuum’un nedeni Heisenberg’in belirsizlik ilkesidir. Normalde bu yalancı parçacığın ömrü 10^-21 saniyedir. Yalancı parçacık doğadan borç aldığı yarım fotondaki değere sahip enerjiyi bu sürenin sonunda doğaya geri iade edecektir. Bu süre içinde ise onu istediği gibi kullanabilecektir. Ortada kullanılacak yarım foton enerji vardır. Heisenberg’in belirsizlik ilkesine göre false vacuum niteliğine sahip bir yalancı parçacık ortaya çıkabilir. Ve evrenin başlangıcında çıkmıştır da. Bu false vacuum, ortaya çıkışının 10^-37 ile 10^-34 saniyeleri arasında genişlemiştir. Bu genişleme sonunda ulaşılan büyüklük yalnız bir (1) cm dir. Bu süre sonunda false vacuum çözünmüs ve içeriğindeki enerji açığa çıkmıştır. False vacuum genişlerken büyük negatif basınçtan dolayı, yoğunluğu düşemeyen enerji etrafında itici kuvvet oluşturmuş ve bu kuvvet evreni katapult etmiştir. False vacuum çürüyüp, enerji açığa çıkınca, aniden ortaya çıkan pozitif basınç ise, etrafta çekici kuvvetin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Enerji ne kadarsa, çekici kuvvet de o kadardır. Enerji geometrik olarak çoğalmış ve çoğalma faktörü 10^75 veya daha da fazla bir düzeye ulaşmıştır. Buna uygun olmak ve bunu kompanze etmek üzere çekim kuvveti de giderek artan negatif bir değer kazanmaya başlamıştır. Enerji tutumu kanunları evrenin ne kadar genişleyeceği konusunda bir sınır koymazlar. Çünkü negatif çekim kuvvetinin bir sınırı yoktur. Bir kuvvet gerektiği kadar negatif olabilir. Bu yüzden pozitif enerjiye karşı bir denge olarak ortaya çıkan negatif enerji, çekim kuvvetinde gerektiği kadar birikebilecektir. Bu genişleme sırasında fizik kanunlarına uyulmuş ve enerji karşılığı ile birlikte ortaya çıkmıştır. False vacuum bir anomalidir belki ama, fizik kanunlarının ihlal edildiği bir oluşum değildir. Bu anomalide enerji karşılığı ile birlikte ortaya çıkmaya zorlandığı için, toplam enerji sıfırdır. Çekim kuvveti negatiftir ve evrende mevcut bütün madde ve enerjinin toplamına eşittir. Evrende madde ve enerji vardır ama, fazlası yoktur. Madde ve enerjinin çekim kuvveti ile birlikte toplamı sıfırdır. Bu ilginç fenomende bunlar heterojen bir şekilde dağılmışlardır. Artık birbirlerini nötralize etmeleri söz konusu olamaz.


Big Ban sırasında enerji maddeye madde - antimadde şeklinde dönüşmüştür. Bir milyar antimaddeye karşı, bir milyar bir madde vardır. Onlar birbirlerini nötralize edip enerjiye dönüşürlerken, bütün antimadde madde tarafından yok edilmiştir. Geride yalnız madde parçacıkları kalmıştır. Evren onlardan oluşmuştur. Evrende madde sayısı, enerji tutumu yasasından dolayı, değişmez ama onlar madde-antimadde şeklinde açığa çıkabilirler. Antimadde evrende hala ortaya çıkmaktadır. Radyoaktif çürüme sırasında atom çekirdeğinden elektron-pozitron çiftleri ayrılırlar. Onlar birbirleri ile birleşince ikisinin toplamından oluşan bir enerjiye dönüşürler. Sonsuz boşluk içinde var olan vaküm enerjisinin nedeni yalancı parçacıklardır. Boşlukta her an sayısız, karşıtları ile birlikte, çok kısa ömürlü yalancı parçacıklar ortaya çıkmakta ve birbirlerini nötralize ederek yok olmaktadırlar. Onların ömrü 10^-21 saniyedir. Bu kısa süre içinde yalancı parçacıklar false vacuum olmazlarsa, birşey yapamazlar. Sadece vaküm enerjisinden sorumludurlar. Evrende yokluğun anlamı farklıdır. Enerji ya çok kısa bir süre için vardır ya da karşıtı ile birlikte ortaya çıkmaktadır.

Elektronların Dönme Biçimleri

 Elektronlar atom çekirdeğinin etrafında dönüyorlar. Bu dönme sırasındaki davranışları parçacık değil, dalga gibi. Her atomda elektronların enerji harcamadan dönmeleri için özel orbitaller var. O orbitalleri işgal eden elektronlar enerji harcamadan hareket edebiliyorlar. Bu orbitaller ancak belli sayıda elektronlara izin veriyorlar. İlk orbital 2, ikincisi 8, üçüncüsü 8 vesaire. Aslında ikinci orbitalden sonraki orbitallerin izin verdiği elektron sayısı biraz karışık. Önemli olan o sayının sabit olması. Bu elektronlar dışardan foton şeklinde enerji alırlarsa, bir üst orbitale çıkabiliyorlar. O enerjiyi geri verince kendilerine ayrılan orbitale geri dönüyorlar. Bu arada bir foton enerjiyi geri veriyorlar. Elektronlar kendilerine ayrılan orbitallerde dönerken enerji kaybetmiyorlar. Elektronlar atomun çevresinde dönerken enerjiyi nerden bulup durmaksızın atom çekirdeği çevresinde dönerken enerji olmadan mı dönüyor yoksa enerji kendiliğinden mi oluyor?

Parçacık alan dediğimiz daha temel olarak düşünülebilecek bir potansiyelin titreşimi dir. Bunu anlamak için bir okyanus, dalga benzetmesinden yararlanabiliriz. Okyanusu bu potansiyeller alanı ve ondaki titreşimler olan dalgaları da parçacıklar olarak düşünebiliriz. Bu dinamik bir işleyiştir. Enerjiyi iş yapabilme potansiyeli diğer bir ifadeyle değişime neden olabilme yetisi olarak düşünürsek bu değişime neden olabilme yetisi alanın içsel bir özelliği dir, kendiliğinden dir. O nedenle klasik bakış açısıyla sorulan elektronlar atomun çevresinde dönerken enerjiyi nerden bulur milyarca yıldan beri durmaksızın atom çekirdeği çevresinde dönerken enerji olmadanmı dönüyor yoksa bu enerji kendiliğinden mi oluyor sorusunun yanıtı, evet enerji kendiliğinden vardır, elektron dönme enerjiyi .

Ocean waves gibi temel olan okyanustur ve onun üzerinde oluşan dalgalar vardır. Bu dalgaları temel parçacıklar olarak düşünebiliriz. Her farklı dalgaya farklı isimler veriyoruz, elektron, pozitron, nötrino, antinötrino vs. Dalgalarını yükselen kısımlarına madde, alçalan kısımlarına antimadde diyebiliriz. Madde ve antimadde dediğimiz alanların birebir örtüşememesi asimetri olarak düşünülebilir, bu da maddesel bir evrenin nedeni olabilir. Olup biteni anlama şeklimiz bu. Dalga oluşturma okyanusun bir özelliği, buna okyanus enerjisi diyelim. Bu nedenle elektronlar ve diğer parçacıklar milyarlarca yıldır oluşmakta ve elektronlar durmaksızın atom çekirdekleri etrafında dönmektedir ki atom çekirdeği dediğimiz de yine okyanustaki birkaç dalganın birlikteliği olarak düşünülebilir. Daha geniş bir alanı alırsak buradaki tüm dalgaların ortak davranışına bakteri ismini verebiliriz, daha büyük bir alandaki ortak davranışa insan ismini verebiliriz.

Canlılığın diğer dalga davranışlarından farkı nedir? Bu kendine has davranışı uzun süre devam ettirebilme özelliğidir. Yani aynı dalgaları uzun süreler oluşturabilme özelliğidir. Bunlar kişisel yorumum 'dur, gerçekliği düşünme, anlama yöntemim dir. Elektronun atomun çevresinde dönmesi doğru bir tabir olmayabilir. Elektron bir olasılık dalgasıdır ve atomun çekirdeğinin etrafında belli konumlarda (orbitallerde) gözlenebilme ihtimali diğer konumlara göre daha yüksektir. Yani belirli bir konumda var olan ve atomun çekirdeği etrafında dünyanın güneşin etrafında döndüğü gibi dönüp duran bir parçacık yoktur. O bir olasılık dalgasıdır ve birden fazla konumda bulunabilir ve bu konumsal dağılım bir bulut şeklinde düşünülebilir.

Elektron dediğimiz bu olasılık dalgasını çekirdeğin etrafında tutan elektromanyetik kuvvet olabilir ki bu da ayrı açıklama gerektirir. Çekirdek çevresinde varolan elektron dediğimiz dalga, kendi kendisi ile girişime uğrayarak bazı bölgelerde kendisini sönümlendirirken bazı bölgelerde güçlendirir. Bu güçlenen orbital bölgelerde elektron gözlemleme ihtimali diğer sönümlü bölgelere göre yüksektir. O nedenle elektronlar sadece tam sayı ile ifade edilen kesikli, belirli konumlarda gözlemlenebilir. Aslında elektronun belirli bir enerjisinden söz edilemez. Sadece n=1 orbitalinde E1 enerjisine sahip bir elektron gözlemleme ihtimalinden söz edilebilir. Yani n=1 orbitalinde bir elektron gözlemlenirse onun enerjisi E1'dir denebilir. Zaten enerji de fiziksel bir şey değildir.